İçindekiler
Hayat aslında ilk gününden son gününe varıncaya dek öğrenme ile geçen, beşikten mezara aralıksız devam eden bir öğrenme sürecidir. Bu nedenle bütün bir hayatı “öğrencilik” olarak adlandırabiliriz.
Öğrenci psikolojisi, öğrenim hayatı boyunca hissettiğimiz ruhi durumun adıdır diyebiliriz. İnsanlar çok küçük yaşlardan itibaren eğitim sistemi içindeki yerini alır. Bizim bilinir anlamda “öğrenci” olarak adlandırdığımız şey, eğitim sistemi içinde yer alan insanların ortak adıdır. Anaokulunda da, ilköğretimde de, lisede de, üniversitede de, hatta doktora tezi hazırlama sürecinde de insanlar “öğrenci” olarak adlandırılır.
Elbette öğrenci psikolojisi, öğrenim hayatının her döneminde aynı değildir. İnişler, çıkışlar, başarılar, başarısızlıklar, yetersiz kalma duygusu vb. pek çok şeyle bu süreçte karşılaşırız. Anne-babalar ise bu süreçte çocuklarında gözlemledikleri durumları anlama gayreti içine girer, tespit edilen sorunları çözmeye çalışır. Keza kötü bir öğrenci psikolojisi, karşılaşılan sorun çözüme kavuşturulamadığı taktirde daha büyük sorunlar yaşanmasına neden olabilir.
Örnekle açıklamak gerekirse;
Herhangi bir dersin sınavında başarısızlık yaşayan öğrencinin yaşadığı yetersizlik ve başarısızlık duygusu giderilemediği veya başka bir alanda tatmin edilemediği taktirde, bu sorun özgüven eksikliğine ve başarısızlığın daimi hale gelmesine neden olabilir. Özgüven problemi ise genel anlamda hayatın her alanında çocuğun başarısızlık yaşamasına, potansiyelini ortaya çıkaramamasına neden olacaktır. İnsanlar elbette her alanda üstün yeteneklere sahip değildir. Matematikte yetersiz kalan bir öğrencinin, kendisini bir başka alanda ispatlaması, özgüven sorunu yaşamasının önüne geçecektir.
Anne-babaların, henüz küçük yaşlardan itibaren sınavlarla karşı karşıya kalan çocuklarını, sınav notları ile değerlendirmemesi gerektiğini artık hepimiz biliyoruz. Sayısal derslerde başarısız olan bir öğrencinin, muhteşem bir müzik veya resim yeteneğine sahip olması mümkün olabilir. Önemli olan çocuklarımızın içindeki cevherin dışa vurulmasıdır. Bu konuda ailelere düşen en önemli şey, çocuklarının kendilerini ve yeteneklerini ortaya koyabilecekleri imkanların sağlanmasıdır. Aile bu konuda yetersiz kaldığında mutlaka okulların rehberlik servislerinden yardım almalıdır. Gerektiği taktirde uzmanlara başvurmak, ailenin görevleri arasındadır.
Nasıl ki evladımızın fiziksel bir rahatsızlığının çözümü için doktora başvuruyoruz, bu tür durumlarda da çocuğumuzun geleceği için bir uzmandan destek almak ihmal edilmemesi gereken önemli bir konudur.
Öğrenci Psikolojisi ve Ergenlik Dönemi
Öğrenci psikolojisi pek çok şeyden etkilenebilir. Yaşanılan fiziksel veya ruhsal rahatsızlıklar, aile içinde yaşanan ve bir türlü çözülemeyen sorunlar, yetersiz beslenme, uykusuzluk, içinde bulunulan gelişim dönemi vb. birçok şey, öğrencilerin psikolojisi üzerinde etkilidir. Önemli olan ailenin ve elbette öğretmenlerin bu durumları tespit edip sorunun çözümü için gerekli adımları atmasıdır.
İlköğretimde yaşanan sorunlarla, lisede yaşanan sorunlar aynı değildir. Çocuğun gelişim dönemiyle beraber öğrencinin fiziksel durumu ve ruhsal durumu da değişir. Gelişim dönemlerinin içinde en hassas dönem ergenlik dönemidir. Bu dönemde öğrencinin ruh halinde büyük değişimler görülür. Okulda ve evde sıkıntılı günler yaşayan çocuğun okul başarısında düşüş görülebilir. Ruhsal ve fiziksel uyumsuzluklar, arkadaş ilişkilerinde yaşanan iniş çıkışlar, aile bireyleri ile girilen çatışmalar, sorumlulukların yerine getirilmemesi, bu hassas süreçte okul başarısının düşmesine neden olabilir. Bu dönemde hem anne-babalar hem de öğretmenler çocuklara karşı sabırlı ve anlayışlı olmalıdır.
Ergenlik döneminde yapılan hataların telafisi bazen çok zor olmaktadır. Şartlar ne olursa olsun çocuk anne-babasını en güvenilir liman olarak görmelidir. Aksi halde yaşadığı çalkantılardan sonra sığınacak başka liman arayışına giren çocuğun sığınacağı limanlar her zaman güvenli olmayabilir. Yanlış arkadaşlıklar, kötü alışkanlıklar en çok bu dönemde görülür. Bu nedenle aile bu süreci en zararsız şekilde atlatmaya bakmalıdır.
Öğrenci psikolojisi görüldüğü üzere her zaman aynı çizgide devam etmez. Öğrenciliğin en zorlu süreci olan ergenlik dönemi, ailelerin en dikkatli olması gereken dönemdir diyebiliriz. Evet! Öğrencilik doğumdan ölüme devam ediyor olsa da, eğitim-öğretim süreci içerisinde yer alan çocuklarımıza karşı sorumluluklarımızın bilincinde olmalı, sağlıklı ve başarılı bir öğrencilik hayatı geçirmeleri için onlara yardımcı olmalıyız. Nihayetinde anne-babalık hayat boyu devam eden kutsal bir görevdir.
Yasal Uyarı !
www.farukcesur.com.tr adresinde yer alan bilgiler, psikoloğun yapacağı yüz yüze görüşmenin bir alternatifi değildir. Web sitemizde bulunan tüm içerikler web sitemize gelen ziyaretçileri bilgilendirmek amacı ile hazırlanmaktadır. Sitemizde yer alan tüm bilgiler (Blog Yazıları, makaleler, sayfalar), hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini almaz. Site içerisinde bulunan bilgiler tamamen bilgilendirme amaçlıdır.
Sitemizden yola çıkarak herhangi bir ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinizin değiştirilmesi kesinlikle tavsiye edilmez ve önerilmez. Web site içeriğimiz kişisel teşhis ya da kişisel tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Bu bilgilendirme kesinlikle bir psikoloğun danışanıyla görüşmesi yerine geçmez. Bu sitedeki içerikler bilgilendirme amaçlı olup, tedavi yerine geçmez. Tanı ve müdahale ve destek için lütfen uzman desteğine başvurunuz. İntihar veya ölüm düşüncesi veya riskiniz varsa derhal 155 ve 112’yi arayınız. Sitede Türkiye Cumhuriyeti kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.